“Sahi neydi sevgi? Sevgi
iyilikti, dostluktu… Sevgi emekti.”
Oysaki sadece olduğu gibi kabul
etmekti… Özünü görebilmekti…
Sevgi, herkesin dilinde dolanmasına
rağmen kimsenin anlatmayı tam olarak başaramadığı çok geniş bir kavramdır… Sevginin
her halinden sırası geldiğinde konuşacağız ama bugün “G Center” halinden başlayalım…
G Center, Human Design’da sevgi
ile ilgili olan merkezdir… Herkes Kalp Merkezini sevgi ile bağdaştırır ama aslında
G Center’ın konusudur. İnsanlığın yaklaşık %50’sinde bu merkez tanımsızdır; sevgi,
sevilmek ile ilgili açıklıkları vardır.
Benim haritamda da G Center tanımsızdır; sevildiğimi ne çocukken ne de büyüdüğümde hissedemedim. Manifestör auram da geriye itici ve kapalı olduğundan
mesafeli ve soğuk gözükmeme neden olur... İnsanları kendinden uzak tutan bir aura ve sevgiyi hiç
hissedemeyen tanımsız bir G Center… Bende baya yüklü bir durumdu… Daha çok tavizler, ödünler vermeme neden oluyordu ve insanların bu açıklığımdan vurmaya çalışmalarıyla mücadele etmek zorunda bırakıyordu… “bunu
yapmazsan seni sevmem, böyle olmazsan seni istemem” gibi durumların değişik versiyonları yaşanıyordu...
Bu durumda zihin (nefs) sevgiye sahip
olabilmek için yanlış kararlar alınmasına, yanlış hareket edilmesine neden olur,
sevginin peşinde koşturur…
Çocukluk yıllarımda, ablalarımla aramdaki
yaş farkından dolayı hep istenmeyen, kaza olan, mecbur kalınan çocuk olduğumu
hissederdim. Hiç kimsenin böyle bir söylemi ya da davranışı olmamasına rağmen… Son birkaç yıldır ablamlar, anne ve babamızın çocukluğumuzda en çok beni sevmesinden yakınmaya başladılar. Eskiden hiç bu konular konuşulmuyorken, şimdi ciddi şekilde aslında
sevildiğim söyleniyor. Aynı ortamda olan, aynı şeyleri yaşayan insanlar olaylara nasıl farklı bakıyorlardı. Hepimizin zihni kendi açıklarımıza göre yorum yapıyordu… Çok ilginç konuşmalar oluyor
ve hayretle onların neler hissettiğini dinliyorum. Biraz geç oldu ama baya
keyifli oldu.
En büyük farkındalığımı ise yaklaşık
üç yıl kadar önce, çok yakın olmadığım bir arkadaşımla tartışmaya başladığımda
yaşadım… Ben onun davranış şekli için yorum yaparken, bir an durdu “işte seni
bunun için sevmiyorum” dedi… Bu sözü duyduğumda içimde bir öfke ile korku
karşımı bir duygu belirdiğini fark ettim. Kendi içimde “İyi de benim söylediğim
şey ile beni sevmemesinin ne alakası var, yanıt bu mudur” dedim… Toparlandım ve
ona “senin beni seviyor olmanın neden önemli olduğunu düşündün ki” dedim…
Arkadaşın haritasını biliyordum,
baya tanımlı bir G Center’ı vardı ve zihni beni oradan vuracağını düşünüyordu,
benim açıklığımı bilinçsizce biliyordu… Bizler aurasal olarak etkileşim
halindeyiz ve birbirimizi sürekli olarak bu açık noktalardan test ediyoruz. Hayatın düzeni bu, açıklıklarımızı tamamlayan değil, oralardan bizi
geliştirecek insanlara çekiliyoruz…
Strateji ve Otorite ile ruhumuzla
karar aldığımızda, zihnin bu açıklığa olan tepkisine de dur demiş oluyoruz ve
büyük farkındalıklar için kendimizi hazırlıyoruz. Bu sayede açıklıklar
zamanla bilgeliğe dönüşüyor. Alınan her doğru karar, sevilmek ya da sevgiyi
hissetmek için atılan her adımın sadece zihnin oyunu olduğunu gösteriyor, zamanla
sevgiye olan bakışı ise tamamen değiştiriyor…
Sevgiyi hissetmeyi şuna benzetiyorum: Gözleri kapalı iki
kişi ve ikisinin de önünde birer kase dolusu çilek var. Birisi burnundan nefes
alıyor ve aldığı her nefesle birlikte burnundaki koku sinirleri uyarılıyor ve
hissediyor çileğin güzel kokusunu. Diğeri ağzından nefes alıyor, dolayısıyla ya
çok az duyuyor kokuyu ya da hiç duyamıyor... Aslında çilekler orada ve eşit
miktarda ama biri hissedebiliyor. Açık G Center’ı olanlar ağızdan nefes alanlar
gibidir, sevgiyi fark etmezler ve bulmak için koşturup dururlar, biraz sakin olsalar sevginin önlerinde
olduğunu fark edecekler…
Bizler kendimizi olduğumuz gibi
kabul ettiğimizde, sevdiğimizde diğer her şeyi seviyor hale geliyoruz. Kendi
sorunlarını, açıklıklarını, hatalarını, geçmişini, zihin oyunlarını gördükçe ve
yine de sevebildikçe aynı şeylerin diğer insanlarda da olduğunu fark ediyor…
senin zihnin sevilmek için mücadele ederken diğeri belki kendini kanıtlamak için
uğraşıyor, bir diğeri stresle mücadele edemediği için farklı şekilde karar alıp
hayatına devam ediyor… İnsan kendini sevdikçe diğer her şeyi anlamaya, kabul etmeye
ve sevmeye başlıyor…
Koşulsuz sevgi bu olsa gerek… her
durumda, her koşulda, her açıklığı, her kararı ile sevebilmek…
Sevgi sunulmaz, sevgiye sahip
olunmaz, sevgi sadece vardır… Yönü yoktur, olmadığı yer yoktur, sadece hissedememe
vardır ve o da görecelidir, yani sadece kişiye bağlıdır… Zaten kastettiğiniz koşullu
sevgi ise koşullar sağlanmadan hissedemezsiniz… Koşullar sağlanmadan
sunamazsınız da… o sevgi de değildir, beklentilerin karşılanmasıdır.
Zihin her ne kadar sevgiye sahip
olmak için bizi koştursa da Strateji ve Otorite ile karar alarak onun bu
oyununa boyun eğmemeyi öğrenebiliriz…
İletişim için: arslaneb@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder