12 Temmuz 2016 Salı

Dönüşüm Başlasın Nasıl Çalışır?



Genellikle insanlar Human Design analizinden sonra bir süre “Ben Jeneratör’müşüm, beklemem gerekiyormuş”, “şöyle bir kanalım varmış; böyle bir özelliğim olduğunun hiç farkında değildim“ şeklinde düşünürler ve konuşurlar… bir kitap alıp ya da internetten biraz daha araştırmayı tercih de edebilirler, yakınlarının haritalarını çıkartıp onlara bir göz atarlar… ama bu durumun etkisi birkaç haftayı geçmez, arada söylenen sözler, yaşanan olaylarda akıllarına gelse de sadece bilgi olarak kalır…

Analiz, çözümleme demektir ama bu çözümlemenin bir de hayata geçirilme aşaması vardır… Bütün o özelliklerin doğru ve yanlış kullanımlarını bilmek, fark etmek ve doğru hali ile kullanmak vardır. Evet, bir Jeneratörsünüzdür ama sürekli insanlara soru soranın siz olduğunuzun farkında değilsinizdir… İnsanların ihtiyaçlarına karşı hassas bir yapınız vardır ama yanlış kullanımla, siz artık insanların size ihtiyaç duymasına ihtiyaç duyan bir hal almış olabilirsiniz… Peki, sadece bir analizle bunu nasıl değiştirmeyi düşünüyorsunuz… Zihin sizi yine aynı oyuna düşürürken sadece iki saatlik analizi hatırlayıp kendinizi bu oyuna düşmekten nasıl alı koyacaksınız… Biraz zor gözüküyor değil mi?

Tanrılar Okulu kitabının kapağından şöyle yazar: Hayatınızı zorbaca denetim altında tutan eski düşünme biçimlerini, köhne fikirleri, önyargıları ve boş inançları ve uzlaşmaları terk etmek için bir yönteme, bir sisteme, bir kaçış planına ihtiyaç vardır. Bir Okul’a ihtiyaç vardır. Kimse bunu tek başına başaramaz. İnsanın bunu daha önceden yaşamış ve üstesinden gelmiş bir kişiyle karşılaşması gerekiyor ve bu kişi, dünyanın kendisini uyutarak dayatma yoluyla anlattığı öyküsünden, ruhunu hapsettiği karanlıktan ve boğucu yasalardan kaçabilmeyi başarmış bir kişi olmalıdır.

İnsanın yazgısını değiştirebilmesi için psikolojisini ve doğru kabul ettiği inanç sistemini de değiştirmesi gerekmektedir. Kavgacı, kırılgan ve fani bir zihniyetin yarattığı zorbalığı kökünden çıkarıp atması şarttır. 

Benim yapmak istediğimi çok net bir şekilde anlatan bir yazıdır. Web sitesi için yazıları hazırlarken, birden bire kitap elime geçti ve bu yazı gözüme çarptı; Dönüşüm Başlasın Programını anlatırken kullanmaya karar verdim…

Dönüşüm işleri çok ciddi konulardır ve insanlar genellikle içine bir dalıp sonra uzaklaşmayı seçerler… Ciddi bir konu olması olaya resmiyet katmayı gerektirmez. Bu resmiyet, belirli hareketlerden ya da belirli beklentilerden gelir… Ben daha samimi olunması gerektiğine biraz daha arkadaş, abla-kardeş ilişkisi gibi samimi bir ilişki içinde olunması gerektiğine inanırım… ciddiyetten kasılmış, resmiyet içinde dağılmış konuşmaların nasıl olurda bir etkisi olabilir… İnsanlar kendilerini açamadıktan sonra konuşmanın ne kadar anlamı olabilir, çalışmalar nasıl ilerleyebilir…

Görüşmelerimi genellikle sessiz bir kafede yaparım, Moda'daki çay bahçesi de mükemmeldir… “Ama kalabalık içinde ya da kafede sesler olur, garson gelir gider, müzik çalar, dikkat dağılır” diye düşünülür çünkü bu işlerin ofis ortamında olması zorunluluğu bir şekilde herkese empoze edildi… ofis dekorasyonu renkli ama sade olacak, mutlaka melek figürleri de olacak...

Aslında hiçte öyle olmuyor; sessiz, çok yoğun trafiği olmayan yerler var ve genelde insanlar bu tarz yerlerde daha samimi ve daha rahat ediyorlar… siz arkadaşınızla dertleşirken ortamdaki seslerden ne derece rahatsız oluyorsunuz… Bu aslında samimiyet için çok iyi bir ortam yaratmakta. Tabi daha önceden oluşmuş belirli görüşme ve seans odası şartlarının anlamsızlığını görene kadar… Madem bütün eski kalıpları yıkmaya başlıyoruz, bu kalıptan başlayalım…

Tabiki başta alışma süreci oluyor, insanların arkadaşlarına alışma süreci olduğu gibi... eski arkadaşlarıma nasıl pat diye bir şeyleri söylüyorsam, bazen sert, bazen şeker gibi oluyorsam Dönüşüm Başlasın görüşmelerinde de kendimi kısıtlamıyorum… Konuştukça, dertleştikçe artık geçmişteki yaşananların zannettiğimizden daha farklı olduğunu görmeye ve aslında yaşanılan acı, suçluluk ya da kurban gibi hissetmenin nasıl farklı şeyler olduğunu anlamaya başlıyoruz. Benzer şeyleri yaşayanları gördükçe, duydukça cesaret geliyor ve bu yolda devam etme isteği oluşuyor…

Zihin öyle oyunlar oynuyor ki tekrar tekrar aynı tuzaklara düştüğünüzü fark ettiğinizde bazen iş işten geçmiş oluyor ve  tüm dönüşüm sürecinden vazgeçiyorsunuz… Dışarıdan “birde bu açıdan bak, bu konuda açıklığın vardı acaba bunun etkisi ile bu şekilde düşünüyor olabilir misin?” diyecek birisine ihtiyaç oluyor… Sizi orada tutacak kendinizi affetmeyi öğretecek, bunu herkesin yaşadığını hatırlatacak biri gerekiyor… galiba bu kişilerden biri de benim…

Ben bu süreçten geçtim, kendi dönüşüm sürecimi başlattım… yedi yılın nasıl geçtiğini… nerelerde hangi tuzakların olduğunu, nerelerde insanların en çok pes etmeye eğilimli olduğunu, zihnin nasıl acımasızca bizi kendi yolunda ilerletmek için yaptığı oyunlarını biliyorum… Bu dünyada her şeyin olabileceğini görüp, kabul edip, yargılamadan dinleyebilmeyi öğrendim...

Elimizde bir sistem var, Human Design Sistemi…  bize kim olduğumuzu ve aynı zamanda kim olmadığımızı da söyleyen bir sistem… bize bir harita sunan ve nasıl kararlar almamız gerektiğini bize söyleyen bir sistem. Aslında tam da Tanrılar Okulunda söylenen sistem

Dönüşüm Başlasın bir yöntemdir, Human Design vücut haritanız üzerinden kişinin hayata bakışı, geçmişi ve yapmak istedikleri üzerine çalışmaktır… Dönüşüme giderken yol arkadaşlığı yapmak, destek olmak ve yolda tutmaya çalışmaktır… Bu genelde açıkça konuşmak ve gerekli uygulamalarla alışkanlıkları kırmak üzerinedir. Herkesin hassasiyetleri vardır ve bizim bunlara saygı duymamız gerekir ama bazen oralarda dolanmak ve orayı biraz daha hassaslaştırarak artık incinmez konuma gelmesine yardımcı olmak da gerekir… Bazen dost acı söyler durumu, bazen sırtınızı sıvazlayan bir profesyonel, bazen de birlikte neşelenecek, sıkıntı dağıtacak bir arkadaş… duruma, yere, şartlara göre belirlenen kişinin kendisine uyum sağlayacak bir yöntem… herkesin eşsiz yapısı olduğunu kabul ederken herkese aynı yöntem uygulanamaz değil mi?

Sadece analiz ile yetinip, üzerine hiç çalışmayıp, Strateji ve Otoritenizi kullanarak ruhunuzla bağlantı kurmayı öğrenemedikten sonra hiçbir ilerleme sağlanamaz… Dönüşüm Başlasın yöntem olarak, hayatın içine bütün bu bilgileri yerleştirmenizi ve kendiniz olma yolunda sapmadan ilerlemenizi hedefler…

Dönüşümden bu derece korkmayın, neden hayatınız bu hale geldi, neden kendinizi sıkışmış ya da boşluk duygusu içinde hissediyorsunuz, neden bir arayışa girme ihtiyacı hissettiniz? Bırakmayın burada, devam edin…

Bazen insanlar bilgi alıyorlar, çok heyecanlanıyorlar sonra devamını getiremiyorlar… kendileri ile yüzleşmekten kaçtıkları için bahaneler yaratıyorlar… maddi sıkıntı, işlerin yoğunluğu, sağlık sorunları vs… hepsinin bahane olduğunu biliyoruz, buna cesaret edemediklerinden belki sadece sözel olarak kullanıyorlar belki de fiziki düzlemde yaratıyorlar… maddi sıkıntısı olan yaz tatili için para bulurken ya da perdelerini değiştirecek maddi gücü bulurken kendisi ve geri kalan hayatını ilgilendiren bir konu için bulamıyorlar… iş yoğunluğundan yakınan birisinin ise hafta sonları hiç yerinde oturmadığını görüyoruz…

Bunu kimse için yapmıyorsunuz sadece kendiniz için yapıyorsunuz… kendinizden kaçarken kendiniz için ne yapabilirsiniz ki… perdenizi çok beğenebilirler ama her akşam sizin sıkıntılı halinize iyi gelmeyecektir; tatil, mola iyidir ama hayata bakışınız, yaşamınıza bakışınız, kendinizi yaşayışınız değişmediği sürece etkisi bir haftadan fazla devam etmeyecektir, enerjiniz ve moraliniz yine eski seviyelerine inecektir…

Bırakın artık kendinizi kandırmayı… Cesaretinizi toplayın ve bir yerden başlayın dönüşüme… Kendinize zaman ayırın, kendinize para ayırın, kendi mutluluğunuz ve çevrenize saçacağınız ışık için kendinize yatırım yapın… Önceliğinizi kendinizden çok dışarıya ve diğerlerine vermeye devam ettikçe hayatta hiç ilerleyemezsiniz, eski kısır döngünün içinde döner durursunuz… kafesin içinde dönen fare gibi sürekli dönersiniz, sadece kafesin rengi değişir siz aynı kalırsınız…

İletişim için: arslaneb@gmail.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder